JOHN RUSKIN’den ‘On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu’ çıktı!
Şair, ressam ve sanat tarihçisi John Ruskin “On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu” isimli kitabında, Sanayi Devrimi’nin gökyüzünü nasıl etkilediğini ve bunun sanata yansımasını anlatıyor. Türkiye’de ilk kez VakıfBank Kültür Yayınları’nın okura sunduğu kitapta Ruskin, “Dünya üzerinde tespit edilen hiçbir renk, size bulutlarda oluşan bu renklerin ihtişamını yansıtmaz” diyor.
Günümüzden 200 yıl önce yaşanan Sanayi Devrimi ile beraber endüstri gelişmeye başlıyor ama makineleşme neticesinde çevre sorunları ortaya çıkıyor. Fabrikaların atıkları filtresiz bir şekilde gökyüzüne karışıyor, hâl böyle olunca bulutların rengi bir hayli dikkat çekiyor. Güneşin etkisiyle renkten renge bürünen bu ağır sanayi atıkları yeri geldi mi gündüz vakti gökyüzünün yandığı izlenimi verebiliyor; maviden kırmızıya, mordan kehribar rengine evrilen bulutlar, ressamların da eserlerinde yer ediniyor.
Erdem İlgi Akter’in çevirisini, sanat eleştirmeni Ali Şimşek’in editörlüğünü yaptığı, Türkçe’de ilk kez VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu”nda, konuyla ilgili görüşlerini aktaran İngiliz düşünür, şair, ressam ve sanat tarihçisi John Ruskin, anlatmaya eski ile yeni gökyüzünü kıyaslayarak başlıyor. Ruskin kitapta 2 bölüm halinde ders notlarını aktarıyor.
Homeros, Vergilius, Aristophanes, Dante…
Ruskin’e göre, tarihçiler ve edebiyatçılar eserlerinde bu bulutlardan, gökyüzünün aldığı şekilden hiç bahsetmiyor çünkü onların yaşadıkları yıllarda gökyüzü böyle değil! Homeros, Vergilius, Aristophanes, Horatius, yakında dönemde ise Dante, Milton, Thomson… “…Havayla ilgili gelenekleri üstlenerek gökyüzüyle ilgilenmeye başladım” diyen Ruskin, şöyle devam ediyor: “Bu gözlemlere ilk başladığım tarihten sonraki kırk yıl zarfında, aylardır aralıksız olarak tespit ettiğim bu bulutlar İngiltere, Fransa veya İtalya’da daha önce hiç görülmedi. Zira fenomen kendisini yavaş yavaş gösteriyordu.”
Eskiden öfke krizi gibiydi ama şimdi gelip geçmiyor
Kitapta, eski zamanlarda havanın güzel olduğu günlerde bulutların ve gökyüzünün netliğine kadar her şeyin gayet iyi göründüğünü ifade eden Ruskin, “Hava güzel olduğunda gerçekten cömert bir güzelliğe sahipken, kötü olduğunda, tiksindirici bir kötülüğe sahip olurdu” diyor. Ruskin “Ama yine de bu havanın kendisi öfke krizine benzerdi ve gelip geçiciydi -hava güneşi üç ay boyunca görmenizi engelleyecek şekilde somurtmazdı- ya da cumartesi öğleden sonraları bir siklonla her şeyi tersyüz edip, pazartesi sabahları da bir diğeriyle bunları tekrar eski haline sokmazdı” sözlerini kaydediyor.
İhtişamlı renkler ve çevresel sonuçlar
Ruskin, bulutların göz alıcı yapısına dikkat çekiyor. Kitap boyunca anlattığı ders notlarına yorumlarını ekleyen Ruskin, şunları söylüyor: “Dünya üzerinde tespit edilen hiçbir renk, size bulutlarda oluşan bu renklerin ihtişamını yansıtmaz. Yeryüzünde gördüğünüz renkler, bulutlarda oluşanların daha düşük değerli halleri olsalar da, bu muhteşem renklerin birbiriyle ilişkisi ve güçleri hakkında size fikir verebilir.”
VBKY’nin okura sunduğu “On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu”, Sanayi Devrimi’nin gökyüzüne etkilerini ve bunun 19. yüzyılın sanatına nasıl yansıdığını anlatan, devrimin sonuçlarını çevresel açıdan inceleyen ilk yazılı kaynaklardan biri.