Aşkla Yeniden Doğuşun Mucizesi…
Yazar Nazan Arısoy, yeni romanı ‘Aşk’a Kadar Kapalıyız’ ile mutlu insan olmanın önünü kesen, kalın, gri, umutsuzluktan olma keder duvarlarını yıkıyor. Hayykitap’tan çıkan eser, okurları adeta aşkla yeniden doğuşun mucizesine tanık ediyor.
Nazım Hikmet, Tomris Uyar, Cemal Süreya gibi büyük yazar ve şairlerin ‘ruhlarına girerek’ yazdığı biyografik romanlarla adından söz ettiren Nazan Arısoy, yeni kitabı ‘Aşk’a Kadar Kapalıyız’da modern zamanların zalimlikleriyle ruhları aşk enkazına dönmüş iki gencin hikâyesi üzerinden aşkı yeniden var ediyor.
İki kırgın yüreğin canları yandıkça başka yürekleri değersizleştirme hırsıyla insanlıklarını kirletmelerini, birgün bunun ağırlığının farkına varmalarıyla bir daha kimseye acı, yara oluşturmamak için aşka tövbe etmelerini ancak aşkın gelişiyle mucizelere kapı açmalarını konu alan Aşk’a Kadar Kapalıyız, ruhlarımızda açtığımız yaraları fark ettirecek, “Neden hep aynı insanları çekiyorum?”, “Neden ilişkilerimde mutlu olamıyorum?” diye soranlara ise yanıt kapılarını aralıyor.
Kitap hakkında kim ne dedi?
“Aşksız seviştiğiniz kalbe kurşun sıkarsınız, yapmayın… Onunla karşılaştığımda, aska kapalıydım. İçeride çağların tadilatı vardı. Gözlerime kan oturmuş, ruh pınarlarımı kurutmuştu. Ona sadece sunu söyleyebilirim: ‘Seni daha erken göremediğim ve şimdi sana geç kaldığım için affet.’ Aşk’a gecikmeyin!”
Osman Sınav
“Hayat… Doğarız, sevinçten ağlarlar. Ölürüz, acıdan ağlarlar. Arada yaşarız, farkına varmazlar. Tabii aşk yoksa… O nedenle aşk hayatın en gerçek tanımıdır. ‘Visibilia Ex Invisibilibus…’ Eskiler, gördüğümüz ve dokunduğumuz her şeyin görünmeyenden kaynaklandığını söylerler. İşte görünmeyen şey aşktır. Nazan Arısoy da aşkı olabilecek en çarpıcı dil ve üslupla kaleme almış. İyi de yapmış!”
Uğur Batı
“Sanırlar ki onları hayatta tutan şey, pişman olmaktan çok pişman etmeyi seven yapılarıdır. Bu, o insanların hem koruyucu kalkanı hem öldürücü silahıdır. Güvensizliğin ortasında güvende hissederler kendilerini, onlar için dökülen gözyaşları biriktikçe içten içe haz duyarlar bundan, ağlayan kendi gözleri olmadığından. Umursamazlar hiç birini, gelenleri ve gidenleri; ama ne yapsalar da gitmez lanetlenmiş ruhları, içlerinde ölenlerin…”
Alparslan Yige