KÖŞE YAZILARINevzat Yılmaz

9’da Yatmayacağız! – Nevzat Yılmaz yazdı…

Yaz geldi, geçti. Kültür-sanat mevsimi açıldı. Sorunlar olduğu gibi ortada duruyor. Darbe girişiminden sonra, sorunlara bir de yasallık kılıfıyla haksızlık boyutu eklendi.  

Tiyatrocu sıkıntılı…

Sinemacı sıkıntılı…

Ressam-heykeltraş sıkıntılı…

Sanat galerisi sahibi sıkıntılı…

Gazeteci sıkıntılı…

Gazete patronu sıkıntılı…

İşçi sıkıntılı…

Patron sıkıntılı…

Gazete bayii sıkıntılı…

Market sahibi sıkıntılı…

Yazar, şair; yazın dünyası sıkıntılı.

Sanırım Kentsel Dönüşümden dolayı inşaat sektörü azbiraz hareketli. Onun dışında kalan sektör ve pazarlarda durum içler acısı. Keyifsizlik dizboyu…

***

Ortalığı koyu bir keyifsizlik kaplamışken nasıl keyifli olunabilir? İçe kapanık, sorunların gölgelediği, insanların ağzını bıçak açmadığı ortamlarda umudu dillendirmekten, yarın doğacak ışığı muştulamaktan başka yapacak bir şeyimiz yok…

Açın bakın gazete koleksiyonlarını sorunlar hep aynı… 70 yıl önce de, 50 yıl önce de, 20 yıl önce de, birbirine benzer sorunlar gündemimizde hep olagelmiş. İnsan da, sanat da gıdasal beslenmesini bu sorunlardan alıyor desek yanılmış olur muyuz? Sorunların, olanaksızlıkların yaratıcılığı kamçıladığı da bir gerçek…

***

Yaşam kendi yatağında akıyor. Bardağın dolu tarafını görerek; yaşamın güzelliklerini göreceğiz. Kitap okuyacağız, gazete-dergi okuyacağız. Tiyatroya gideceğiz. Demirel’den o sözü ödünç alarak 9’da yatmayacağız. Sergileri kaçırmayacağız. Açık oturum, panel, sinema; bizi, beynimizi devinime geçiren ne varsa adım adım izleyeceğiz.

Başka bir çare var mı?

***

Zamanım yok, kitap okuyamıyorum gerekçesini rafa kaldırdım ben. Gerçekten de zamanım yok, tanıyanlar bilir. Artık çantamda birkaç kitap var. Ayda, 3-4 kitap okuyorum. Hem de 500-600 sayfalık kitaplar bunlar. Belediye otobüsünde, metroda, metrobüste, neresi olursa okuma eylemi benim için kaçınılmaz bir zevk. Üstüne üstlük, trafik sıkışır ya, canımız sıkılır. Ben seviniyorum. Oh diyorum, 2 sayfa, 10 sayfa daha okuyacağım.

Ne çok şey biriktirmişim… Okurum diye bir kenara ayırdığım kitapları elden geçirdim. İçlerinde 20 yıllık olan da var, 2 yıllık olan da…

Durmaksızın büyük bir iştahla okuyorum. Azeri göz doktorunun verdiği ipuçları da işe yaradı. Artık, gözlerim kurumadan kaynaklanan yaşarmayı alt etti. Sık sık gözlerimi kırpıştırıyorum. Elime-yüzüme soğuk su serpiştiriyorum. Göz jimnastiğini zaman ayırıp yapıyorum.

***

Haftada bir tiyatroya, sinemaya gitmeye de özen gösteriyorum. Sanki azbiraz soluk aldım gibi oldu. Sığ tartışma ortamları, bizim mahalle-sizin mahalle efelenmeleri soluğumuzu kesiyor gibiydi, sanki.

İyi mi yaptım? En azından daha mutluyum kendi içimde.

Nevzat Yılmaz

Başa dön tuşu