Cemil BiçerKÖŞE YAZILARI

Con Ahmet’in devir daim makinesi – Cemil Biçer yazdı…

“su akar, tribün döner, üretilen enerjiyle su tekrar yukarı taşınır, tekrar akar… Enerjinin fazlası da alınır istenildiği gibi kullanılır, çağımızın en büyük problemi çözülür, savaşlar biter, hayat bayram olur…”

Ehli müslim tarikat şakirdi ilim adamlarımız hiç bir enerji kaynağına ihtiyaç duymadan çalışan ve ilanihayi enerji üreten bu makineyi icat ettiler.

Ulu dedem soylu şapsığ Şpasigo KITIJ Smayll “Aygırı kişneten daşşağıdır” derdi ruhuna rahmet olsun.

Bizim pevlüvanların kişnemesine bakılırsa vallahi bu sefer BİNGO! Biz bu makinayı gerçekten icat ettik.

“Olay” bu kadar basit dostlarım, siz bakmayın masonların ve tapınak şövalyelerinin Dünya egemenlikleri için “enerji savaşları çıkardıklarına.. Bütün bu yaşananların hepiciği müslümanlığın önünü kesmek için.

Zamanında Con (jön) Ahmet‘in icat ettiği sonsuz enerji üreten makinenin üretimi gerçekleşseydi eğer bugün Türkiye gerçek manada bir Dünya devi idi Ama Türkiye’yi yönettiğini sanan mason ve siyonist uşağı Kemalistler(!) buna izin vermediler.

Yukarıda meşrebimin elverdiği ölçüde sadeleştirerek anlatmaya çalıştığım konu, “Dünya devi” Türkiye’nin en önemli kurumlarından olan ZUBİDAK‘ın umumi müdürünün hezeyanlarından derlenmiştir.

Olayda günün koşullarına uygun tek bir gerçek var oda “müslümanların önünün kesimek istenmesi.”

Sekreteri ile anadan üryan ofiste al takke ver külah pozisyonunda yakalanan Adana müftüsü suç üstü savcısının “ne iş müftü efendi ?” sorusuna, “hatim indiriyorduk..!” cevabını vermesi ön kesilme operasyonunun aciliyetinin ehemmiyetini çok çarpıcı bir şekilde açıklıyor.

Şimdi siz benim doğuştan müzmin muhalif ve ateiz olduğum ve müminleri taciz için böyle yazılar yazdığımı sanıyorsunuz. “Ekmek musaf çarpsın olaya zerre-i miskal bir ekleme yaptı isem. Ben “milli basın organlarından” görüp duyduklarımı yansıtıyorum.

Ama “CON AHMET’i anlatan aşağıdaki yazının müellifi benim.

Efendim Con Ahmet lakaplı Ahmet Eryılmaz aslen Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinden olup genç yaşlarında Afyon’a yerleşmiş ve uzun yıllar boyunca orada saat tamirciliği ile iştigal etmiş Nasrettin hoca -Hazerfen çelebi kırması Anadolu habitatına özgü bir esnaf taifesine mensup ben-i Ademdir..

Afyon çarşısındaki bedestandaki köhne ahşap dükkanında saat tamiratı yapardı. Son derece zeki ve sanatkar bir insandı. Harp dolayısıyla malzeme yoktu. Gerçi saat adedi de azdı o zamanlar fakat Con Ahmet usta bulunmayan bir malzemeyi adeta icat ederdi; küçük saatçi tornasında şemsiye telinden saatin direğini tornada yapar ve takardı. Ömrünün son yıllarında devri-daim makinesi fikrine takıldı. Hatta bu makinenin icadı onda “fikr-i sabit” bir obsesif kompülsif bozukluk (OKB) haline dönüştü.

İlerleyen zamanlarda bu makineyi icat etmek için kısıtlı imkanları ile ve saatçi tornası yardımıyla yaptığı parçaları birbirine ekleyerek sonsuz enerji üreten bu devridaim makinesini yaptı.

Con Ahmet ustanın yaptığı bu makineyi 1926 yılında Cumhuriyet Gazetesinin yayınlaması ile bütün Türkiye duydu. Lakin içimize “mason ve siyonizm” virüsü girmiş dedik ya -her nedense bu virüs en çok sevdiği yer ise okumuş müderris beyinlerdir. Yobaz ve karanlık beyinleri hiç sevmez. Belki de bu virüsün tercihi yobaz ve karanlık kafalarda beyin olmayışı ile doğrudan ilişkilidir.

Üniversite yetkilileri bu makineyi yapmanın mümkün olmadığını; çünkü mekanik bir makineye verilen enerjinin zamanla sürekli sürtünme dolayısıyla kaybolacağını ve tek bir enerji ile bir makineyi devamlı çalıştırmanın mümkün olmadığını savundular ve İstanbul’da üniversitede halk huzurunda yapılan bir denemeyi bile ilgiyle takip etmediler.

Böyle bir aletin yapılması halinde Beyazıt Meydanı’nda kendilerini asacaklarını söylediler.

Bakın cumhuriyetçi zındıklarda ki kararlılığa… Ahhh ulan ah sultan vahudittin efendimizin devr-ü saltanatında olacaktı ki Beyazıt meydanında bu ziyonistleri eftal yurdu peşkürleri gibi sıra sıra asacaktık.

Daha sonrasında İtalyanlar Con Ahmet Usta’ya müracaat ederek O’nu İtalya’ya davet ettiler ve özel labaratuvarlarda bu makineyi daha modern ve hassas aletlerle yapmasını istediler. Patentine yüklüce bir para vereceklerini ısrarla belirtmelerine rağmen Con Ahmet Usta bunu kabul etmedi. “Bu makineyi müslüman bir ülkede yapamazsam balyoz ile parçalayıp yakarım” diyecek kadar da milli ve mukaddesatçı bir yüreğe sahipti. Allah nur gölünde yatırsın…

Con Ahmet ustanın sonsuz enerji üreten devir-daim makinasının esbab-ı mucibesinin özeti:
‘Saat nasıl zembereği boşalırken bir enerji meydana getirirse o enerji ile bir zembereği kurmak ve tekrar boşalan bir saat zembereği ile yeni bir zembereği kurarak ilk başlatılan bir hareketi devamlı bir hale getirme düşüncesi idi.’

Son derece zeki ve zanaatkar bir insan olan Ahmet Usta buluşunu çalıştırmayı başaramadı ama adının nesiller boyu sürmesini başardı.

Türk dilinde işe yaramayan böylesi fantini finton buluşlar için ‘’Con Ahmet’in Devir Daim Makinesi‘’ deyimi kullanılır oldu.

Küfür ve argo bir dilin özünü oluşturur ve başka kültürlerden etkilenmeme gibi de bir lengüistik özelliği vardır.

Con Ahmet’in bu durumunu tek bir cümle ile özetle deseler hiç düşünmeden,

“Osuruktan tayyare,
Selam söyleyin o yare…”

derim…

Cemil Biçer

Başa dön tuşu