Erken Dönem Anadolu Tarihinde ‘Altın Diş’
“Gülümseyince altın dişleri görünüyordu…”
Yaptığım araştırmalara göre, Anadolu’da yaşayan antik dönem insanı, günahını rahipler aracılığıyla itiraf etmez ise gökkuşağı göreceğine dair batıl bir anlayış mevcut idi.
Sanat tarihinden esinlenen tasvir ve eserlerden anlaşıldığı üzere kimi antik dönem insanı “diş çürüğünden gökkuşağını sorumlu tutmakta ve itiraf için kiliseye” koşmakta idi. Günümüzde ise gökkuşağı ve diş arasında var olan bu anlayışa rastlanmamaktadır.
Anadolu’da yüzyıllardır devam eden hac ve kefen parası biriktirme geleneği günümüzde yerini “yastık altı” terimleri de muhafaza etmek maksatlı altın diş ile yakından ilişkilidir. Bu madenin, kolay işlenebilir olmasının yanı sıra dayanıklı olması nedeniyle, “Altın Diş” kültürel ve sanatsal aktarımlarda daima yerini korumuştur. Altın maddesinin dayanıklı oluşunun metafor yansımasını somut dünya da “altın kaplamanın daha az yıpranması ve uzun süre dayanabilmesi” biçiminde seyretmek mümkündür.
Lidya uygarlığına dair, Anadolu Tümülüslerinde cenaze işleyişinden anlaşıldığı üzere dönemin giysileri, saç model ve törenleri hakkında bizlere bilgi veren duvar resim sanatlarında da maden, kuyum ve diş metaforları bütünleşik aktarım sağlamıştır.
“Gülümseyince altın dişleri görünüyordu…”
Maden açısından verimliliği ile Karun Hazineleri olarak bilinen ve çoğunluğu Uşak Müzesi‘nde olan sanat eserleri özellikle kap, takı, mühür, duvar freskleri dönemin anlayışını yansıtmaktadır.
Lidya Uygarlığı, tarihte zenginlik ve kaliteli yaşam alternatiflerinin zirve yaptığı antik kentler arasındadır. Tarihte, denizcilerin mutlaka altın diş taktırdığını biliyor muydunuz?
Altın, para ve değerli madeni eşyalar denince akıllara gelen İyon ve Lidya Uygarlığı ve altın diş bağlantısı, günümüzde pek tercih edilmese de günümüze ulaşan köklü kültürel aktarımlar arasındadır.
Eski inanışlara göre insanoğlu, eşyaları ve kıyafetleri hatta değerli sayılan mücevherleri ile diğer dünyada yaşamlarını sürdürebilmektedir. Bu nedenle tarihte eski insanlar dişlerini altından yaptırarak öteki dünya için hazırlık yapmış sayılıyorlardı.
Antik dönem insanları, dişlerine kıymetli taşlar yerleştirerek çürüğün sebebi olan diş kurtlarından korunmuşlardır. İlkel insanlar, hastalıklara doğaüstü güçlerin sebep olduğunu ve etkilerinin uzaklaştırılması için rahiplerin dua ve efsunlarına inanmıştır. Tarihi çok eskilere dayanan bu var oluş biçimi, “Legand of Worm” yani solucan efsanesi olarak adlandırılmıştır.
Yunan medeniyetleri ile bilimsel tıpta “Diş Kurtları Teorisinden” bahsedilmektedir. Dişe yerleşen kurtların neden olduğu sorunlardan kimi zaman altın diş ile çözüme kavuşacağı görüşü hakimdir.
Tülay Çağlar KADI