Yaşama Sanatı ‘Ne Kadar Sanat, Sanat Kaç Para?’ – Mustafa Uysal yazdı…
Sanat karın doyurur muymuş?
Sanat hayatın neresinde duruyor ya da sanat, hayatın içinde var mı;
yoksa, sanat, bize çok uzaklardan seslenen biri gibi cılız bir ses mi?
Sanatın, hayatımızda yok olduğunu farz etsek bir an için ne olur?
Nasıl okunamaz ise; okunamayan taş yazıtlar, kendime cahil kalmışım gibi olmaz mı?
Şimdi, insanı anlamaya, çözmeye çalışıyorum. Oysa okuyorum okuyorum anlayamıyorum!
Anlayamıyor muyum, yoksa anlamak mı istemiyorum?
Anladığım şey, rahatsız mı edecek beni?
Kendimle mi yüzleşemiyorum?
Hayat varsa sanat var. Hiçbir şey olmasa, yaşama sanatı var!
Aslında sanat her yerde,
Sanat sokakta,
Sanat, insanın olduğu her yerde!
İnsanın olduğu yerde, iyi var, iyi olmayan var…
O halde iyi sanat, iyi olmayan sanat; iyi insan, iyi olmayan insan vs…
Sanat sanat olalı beri, böyle zulüm görmedi.
Asıl sanat(hayat), sanatlar ”yaşama sanatı” üzerine kurulmalı bence…
Kelime bulmaya çalışırken anlatmaya, iyice izah etmeye ”Bilmezdim kelimelerin kifayetsiz olduğunu, bu derde düşmeden önce…” dizeleri düşüyor önüme Orhan Veli‘den…
Görüyor musunuz nasıl da, bir şiirin bir dizesi hayat buluyor şimdi de, anda!
Bunun için sanat her yerde, sanat içte, sanat düşte, sanat sokakta, sanat hayatta.
Sanat hayatın içinde capcanlı yaşayan bir şey işte!
Sanatsız insanların, dünyayı getirdiği noktada yokum… Yokluktayım yoklukta…
Çıra gibi yansa da ömrüm
Solmaz güneşim benim
Kendime yabancı
Geçip giden benim
‘Sanat karın doyurur mu?’dan önce, sanatın;
insansılıktan çıkıp, insan olma yolunda oldurucu etkisini anlama peşine düşmeliydik…
Mustafa Uysal