KÖŞE YAZILARINevzat Yılmaz

İşliyor 3 F Kuralı! – Nevzat Yılmaz yazdı…

Her hafta bir film çeviriliyor aslında. Dizilerin her bölümüne bir filme harcanan emek, para, zaman harcanıyor. Setlerde çalışanların yoğun emeği ile kotarılıyor bu diziler. Çoğu zaman 16 saate varıyor çalışma aralığı. Oyuncular Sendikası bu konularda bir ara savaş vermek istedi. O kadar…

Diziler genel anlamıyla çalışanların yoğun emek sömürüsü ile ete kemiğe bürünüyor. Bir zamanların Meksika, Brezilya dizilerinin yerini, bütün dünyada Türk dizileri almış durumda. Azerbaycan gibi “Tek millet, iki devlet” anlayışı ile yaklaştığımız ülkeler, Türkiye kökenli dizileri ya yasaklıyor ya da özgün dilinde yayınlanmasını engelliyor. Gerekçe Türk dizilerinin toplum üzerindeki ahlâksal yıkıntı, bozulma ve yozlaşmaya neden olması. Dillerini bozması…

Haksızlar mı? Değiller kuşkusuz. Her akşam ekrandan evlere dek gelen bu saldırılar, geçiş döneminde olan bir toplumda; Reşat Nuri Güntekin’in “Yaprak Dökümü” romanında imlediği yozlaşma, kokuşma ve ailede çözülme ile sonuçlanıyor.

Bu dizilerin saldırganlığı altında olan toplum hangi yöne gider? Kuşkusuz kıyamet kopmaz. Geleneklerin yararlı yanı, toplumun yapısı; çekirdek aile, dayanışma ruhu, çok eleştirilen ama bu coğrafyanın paylaşmayı seven insanlık halleri tuzla buz olmaya doğru gidiyor. İletişim arttı. Daha az “iletişir” olduk. Bilgisayar, internet, tabletler, akıllı telefonlar insanları evlere kapattı. Yan komşu, alt komşu tanımadığımız insanlar artık. Bakkalla konuşmuyoruz. Mekanik bir ilişki alışveriş artık. Paran yoksa deftere yazdırmak da yok. Yalnızlığa sığınmış insanlar topluluğu olduk.

3 F Kuralı Salazar’ın 41 yıllık baskı döneminin özeti değil mi? Sorulan “Nasıl yönettin?” sorusuna, “Tres F”, bizim bildiğimiz biçimiyle “3 F” yani ‘Futbol, Fado, Fiesta’ ile yanıtını vermemiş miydi?

RTÜK’ün yapısı, siyasal partilerin üye seçimiyle doğrudan bağlantılı olduğu için yanlıştır. Bu yapıdan doğru karar çıkması olanaksızdır. İktidar partisi ve anamuhalefetten diğer muhalefete uzanan üye sayısı, iktidarlar değiştikçe değişim gösterse de; RTÜK her dönem iktidarın dümen suyunda kararlar alan bir kurum kimliğindedir.

Uzun erimde RTÜK’ün yapısı, meslek kuruluşları, üniversitelerin ilgili bölümlerinin de katılımı ile yeniden düzenlenmelidir.

RTÜK, dizilerden pompalanan  olumsuz gerçeklerin  ayırdında mı? Yüzde 5’lik reklâm payını yatırmayan yayın kuruluşuna etmediğini bırakmayan RTÜK, sigarayı, içkiyi, kadehi buzlatan RTÜK, izlemekle yetiniyor.

Tavrımı ahlâk polisi olarak nitelendirmeyin ama, gerçek yaşamda salt aldatma, yasak aşk mı var? 60 yaşında adamın 18 yaşında genç kızla ilişkisi, bir eniştenin eşiyle baldızı arasında gidip gelmesi, olağan sayılıp görmezden geliniyor. Bir-iki dizi dışında hemen hemen hepsinde yaşamın akışına ters ilişkiler, kimsenin kimseye güvenmediği, arkadan vurduğu ve olağan saydığı sahneler dizboyu. Hani, “kötüyü gösterip izleyiciyi eğitiyor” desek, o da değil.

İzleyicilerin, dizi yerine sinemaya çoğunlukla da tiyatroya gitmelerini önermek dışında ne var yapılabilecek?

Aslında çok şey var. Kadınlarımız ezilmiş, geriye itilmiş kadın figürüne itiraz edip kadının şiddeti hak ettiğini hoş gören bu anlayışa isyan etseler… Çok şey değişir.

Bu diziler bilincin önünde perde görevi görüyor. Kadın-erkek birlikteliğini baltalıyor. Sorunlu, didişken tipleri olumlu noktaya taşıyor.

Ne oldu da Türk dizilerine bütün dünyada yol verildi? Uyutma aracı olarak kullanılmalarını bir büyük ağabey mi istedi?

Acun’un televizyonları ve programları kafa çalıştırma üzerine mi, yoksa bilinç bulandırma üzerine mi kurulu?

Doğrusu ne?

TRT’nin yandaş kanallardan farkı ne?

Doğru yayıncılık yapan kuruluşlar izlenmiyor, dinlenmiyorsa; “doğrusu bu” diye ortaya atılacak fedailer bekleniyor olabilir mi?

Bu diziler, insanların ruh dünyasını alt-üst edecek, aşırı kuşkuya kapılmalarına yol açan, olumsuzluğa özendiren öğelerle süslüler.

Oysa yaşamda hep aşk, acı, sevinç, gülünç durumlar yok ki..

Eşit dağıtılmış bir denge, en azından eşite yakın bir denge sözkonusu…

Dizilerde bu dengeyi gördüğümüz gün, “başarmışız” diyebiliriz.

Nevzat Yılmaz

Başa dön tuşu