Kaybedenler Kulübü – Ulaş Karakaya yazdı…
Çiğ köfte ve tavuk döner ikilemi içinde hayatının en büyük umudu 1300 TL.lik asgari ücret olan, açlık sınırının altında yaşayan, her gün altılı ganyan, hafta sonları idda müşterek bahisçisi ve her türlü gereksiz savaşta sürekli çocukları ölen öldürülen ve birileri tarafından çocukları ve kendileri durmadan feda edilen, sürekli açlıkla ruhani imtihanlara tabi tutulan, kaderine terkedilmiş kaderci, kederci, Avm’lerin en üst katlarında ucuz lahmacun sıralarında ömür tüketip sınıf atlamaya çalışan ve senede bir kez pizzacı çocuğun ölümü pahasına yarım saatte yetiştirmesi gereken pizzalardan tatmış ve bunu kendine benzeyen zavallı çevresine hayatının dönüm noktasıymış gibi anlatmış…
Hamburger ekmeğinin arasında ki gereksiz ve doyurucu olmayan köfteyi yarım kilo kıymaya tercih etmiş, yoksulluğuyla hiç yüzleşmemiş, feleğin çemberinden geçmeyi bırak feleğin sillesini yemiş-haberi olmamış, çocuklarını yürütmek yerine özel servislere paslayıp trafik sıkışıklığından şikayet eden Kürtleri, Türkleri bilhassa Çingeneleri sevmeyen,Bilal Habeşi’nin hatırına siyahileri pas geçen, faşistlikle imtihanını kendi faşistliğiyle sorgulamaktan öte kapitalizmin sillesini yemiş ama hep odak noktasında kapitalizmi pas geçmiş, serfler, köleler, hayatları kulüp patronun iki dudağı arasında ki gladyatörler, stadyum isimlerinin Arena koyulmasına karşı çıkmayanlar, cep telefonları hep en son marka olan,düşük kotlu ve yün kot montlu aynı tornadan çıkmış tüm zavallı gençler…
Kitaplar yerine televizyonlara hapsedilmiş, sosyetesinin bile açlık oyunlarından çıkmış gibi işportada 15 TL’ye alınacak ürünlere hayvani bir iştahla saldırdığı,duygusal açlığın zirvesinde, tatmin edilmemiş, aşkı sadece televizyonlardan 12 bölüm izlemiş, bulvar gazetelerinde otuz iki kısım tekmili birden okumuş, fotoromanlarla büyüyüp, foto kısmına takılıp roman kısmını es geçmiş, ezilmiş horlanmış ve Kelebek ekinde ki kadınlar gibi saçını kestirip boyamış, ip atlar gibi sınıf atlayamamış, zavallı korkular taşıyan ve daima haklıdan değil güçlüden korkan,transfer olan futbolcunun aldığı paraya kendi parasıymış gibi sevinen empatikler, sempatikliği soytarılık ile karıştıran karmaşıklar, yılışıklar, yalak kurdelasına sevinen yalaklar, başıbozuklar, özel hastanede çalışıp ben tüccar değilim diyen bilboard güzelleri, afiş çılgınları…
Düşük belli kuşaksızlar, argo ağızlı kişilik bunalımlılar, sistem argümanları,despotlar,kapitalizmin acımasız dişlilerini kendini sunan intihar komandoları,on beş dakikalı meşhurlar,televizyonlarda köle pazarında kendine koca arayan, eş arayan gayrı menkul listeliler, bunalım liseliler, kaybedenler kulübü…
Ulaş Karakaya