Konu Mizah Ama Gülmeyeceğiniz Garanti! – Veysel Boğatepe yazdı…

Tüyap Fuarcılık ile Türkiye Yayıncılar Birliğinin ortaklaşa düzenlediği 34’ncü İstanbul Kitap Fuarının konusu mizah, onur çizeri karikatürist Tan Oral, onur konuğu ise Romanya. Tüyap’ın verdiği rakamlara göre yurt içi ve yurtdışından 800’ün üzerinde yayınevi ile sivil toplum kuruluşu katılmış. Ve yine fuar boyunca 50’den fazlası çocuklara yönelik olmak üzere 300’e yakın kültür etkinliği düzenlenecekmiş. Rakamların dahil olduğu bu bilgiler, Tüyap Fuarcılık’ın vermiş olduğu bilgilerdir. Fakat en başta söylemeliyim ki bu yazıyı yazanı, yani beni sonrada hedef kitleyi ilgilendiren detay rakamlar değil, içeriktir. Tabi öğretmen, öğrenci ve ekmelilere beleş olan fuara, diğerlerinin beş lira vererek girmesine hiç girmeyeceğim. Aslında şehir merkezlerinde AVM kültürü yaygınlaştırılırken, edebiyat ve sanat kültürünün Trakya il sınırına taşınması, fuarın bu seneki konusu olmalıydı. İşte kara mizahın hası da budur. Zaten amacımda dönüp dolaşıp, mevzuyu mizaha getirmek ve kuyruğuna düğüm atmaktır.
Kitap ve haliyle de okumak, en önemli kültürel etkinliklerin başında gelmektedir çünkü diğerlerinden farklıdır. Bu farkı en başta belli bir hedef kitlesinin olmamasına bağlayabiliriz. Yani her yaştan, kültürden ve herkesin ilgilenebileceği kültürel etkinliğin yanı sıra aynı zamanda ihtiyaçtır. Çünkü okumaya, öğrenmeye, sorgulamaya ve kısacası yaşadığımız evreni anlamaya, okumakla başlıyoruz. İnsanın fikir yapısını, hayal dünyasını geliştirir, sözcük dağarcığını arttırır. Kuşkusuz insan için en kolay ve en etkili öğrenme yolu kitap okumaktır. Basit bir diyalektik örneği ile izah edecek olursak; gelişmemiş ülkelerin çoğunun karşılaştıkları sorunların temelini eğitimsizlik ve kitap okumamak oluştururken, gelişmiş ülke toplumlarının % 55’i, bu gelişimini kitap okumaya borçludur.
Mizah, gülümsemek değil !
Mizahta kendi içinde dallara, akımlara ayrılır fakat mizahın asıl amacı gülümsetmek değil, gülümseterek düşündürmektir. Rıfat Ilgaz’ın da dediği gibi mizah, hiçbir gücün karşı koyamayacağı en etkili silahtır. Tabi kullanmasını bile.. Aksi halde, mizah yapayım derken gülünç durumuma düşürebilir. Yani silah kullanmayı bilmeyenin kendisini vurması gibi bir şey… Genel anlamda toplumsal mizah anlayışımız da ne yazık ki küfür ve cinselliğin üstüne çıkamamış, lâkaytlık, gevşeklik ve ciddiyetsizlik olarak algılanmıştır. Oysa mizah, ciddiyetin de üstündedir. Dolayısıyla mizah’ın konusu nedir, ne değildir? Sorusu aklınıza gelebilir. Kısaca özetleyeyim; ayağı takılıp düşen birisi, mizahın konusu olamaz ama kanatları olmadığı halde uçacağını söyleyen birisi mükemmel bir mizah malzemesidir. Sanırım mizaha ilişkin bu kısa izahtan sonra asıl konumuza yani kitap fuarına geçebiliriz.
Evet, Kitap fuarının konusu mizah, sloganını ise “hayata gülümseyerek bakmak” tır. Başlık ve slogandan hareketle, mizaha doyacağınızı hatta kalanını da yanınıza alıp eve getireceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü teması mizah olarak belirlenen fuarda, mizaha ilişkin birkaç etkinlik ile onur çizeri Tan Oral söyleşisinin dışında ne mizahçı görebilirsiniz, ne de mizah kitaplarına ilişkin bir belirti. Kaldı ki, mizah sadece çizgi, yani karikatürle sınırlı tutulmuş. Örneğin; onur konuğu Romanya’nın düzenlediği “Romanya’dan Türkiye’ye Mizah” başlıklı söyleşiden, Türkiye’ye tırlar dolusu mizah taşındığını düşünürseniz düşünmekle kalmazsınız yanılgıya da düşmüş olursunuz. Bunun dışında bir tek “Aziz Nesin, Karikatür ve Mizah” adlı panel, temanın varlığını hatırlatabiliyor. Gerisi ise çocuklara yönelik mizah ve hikâyelerden oluşuyor. Yazının başında, fuarın verdiği rakamlara göre 300’e yakın kültür etkinliğinin yapılacağını hatırlatmıştım. Peki 300’ye yakın etkinlikten kaçı mizah konulu? diye sorarsanız yanıtını bulmanız kolay olmayacaktır. Çünkü, bu sorunun yanıtını bulmak için fuar etkinlik programını bir elinize, diğer elinize de büyüteç alıp bakmanız gerekecektir ancak sizi bu zahmetten de kurtaracağım. Yetişkinler için beş (5), çocuklar için altı (6) olmak üzere toplamda mizah konulu 11 etkinlik var. Ama fuarın teması mizah… İşte bu durum, mizahın konusudur ve gülümsemek için de Trakya il sınırlarına kadar gitmenizede gerek yoktur.
Mizah yoksa izahı vardır
Tüyap’ın konu olarak mizahı seçmesinde kuşkusuz Gezi direnişinin önemli bir etkisi vardır fakat mizahın, “hayata gülümseyerek bakmak” şeklinde oldukça vasat ve sığ bir slogana hapsedilmesi, mizahı da mizah yazarlarını da yok saymak demektir. Oysa konu veya tema seçiminde birkaç mizah yazarlarıyla görüşülerek daha kapsayıcı, bütünleştirici ve etkileyici bir slogan hazırlanabilirdi. Yazar yoksa çizer vardır, o da yoksa “Beşiktaş Çarşı” grubundan yardım istenebilirdi. İşte başta da dediğim gibi mizahın kendisi mizah konusu olunca, mizahın izahını yapmak zorunda kalıyoruz. Oysa mizahın izahı olmayacağını en başta söyleyenlerden olmama ve hatta bu kısa sloganı yaratan birisi olmama rağmen mizahın izahını yapıyorum. Yani çelişkili gibi görünse de aslında mizahın gülünç duruma düşürülmüş halini anlatarak kendimde gülünç duruma düşmüş oluyorum-ki bu da bize özgü mizahi bir eylemdir. Lütfen dikkate alınız!
Mizahın da izahını yaptıktan sonra bu gülünç durumuma son vermek zorundayım ama komedinin iki gün sonra, yani 15 Kasım Pazar günü sona ereceğini hatırlatmak isterim. Şayet son gününe kadar gitmediyseniz, en azından Gezi’de gezindiğimiz günlerin hatırına gidin. Eğer kilometrelerce yol gitmek ve üstüne bir de 5 lira vize parası ödeyerek fuara girmek, hem bütçenizi hem de bedeninize ağır gelecekse ikinci ve çok seveceğiniz bir tercihiniz daha vardır. Kitapçıdan herhangi bir mizah yazarının kitabını alın, yine herhangi bir AVM’ye gidin ve fanusunuzun içinden hayata gülümseyerek yaşamı anlamlı ve eğlenceli kılın (!)
Veysel Boğatepe
Not: Bu yazı, okul bittikten sonra kitapla ilişkisini kesenler için yazılmıştır.