Türk Sürrealist Resmine Avrupa’dan Bir Yeni Katkı: Çetin Çam
Vecdi Uzun yazdı...
Türk Sürrealist Resmine Avrupa’dan Bir Yeni Katkı: Çetin Çam
Zamanımızın sürrealistleri propan renk oyunlarıyla fantastik düzeyde zamanı anlatırken, Çetin Çam pastel renklerle gelecek zamanda olacakların yapıtlarını çalışır, bir benzeri de yoktur.
Sekiz dokuz yıl önce sürrealist resimleriyle dikkatimi çeken Çetin Çam’ı sosyal medya aracılığıyla tanıdım ve izlemeye başladım. O dönemde Almanya’da yaşayan Çetin Çam’ı Türk sanatseverleri de bilmiyordu. Kırk bir yıl Almanya’da yaşadıktan sonra geçtiğimiz yıl Bodrum’da yaşamaya başlayan Çetin Çam’ın çalışmalarını bir süre Türkiye’de bilinen önemli bir sanat etkinliğindeki sergilerde görmek mümkün olmadı. Çıplak gözle ressamın çalışmalarını ilk olarak 16-20 Ekim 2024 tarihleri arasında yapılan Artnova Sanat Fuarı’nda görebildim.
Türk sanatçılarımız Erol Deneç, Nuri Abaç, Mustafa Yüce, Ertuğrul Ateş, Gürkan Çoşkun (Komet), Alaattin Aksoy ve Nazan Erkmen sürrealizm sanat akımında önemli eserler ortaya koymuştur. Çetin Çam’ın çabası öncelikle kendisini Türk sanatseverlere tanıtmak olup, bu fuara katılmakla amacını tanıtımın önemini vurgulamıştır.
Sanatının temelini ‘‘Sınırların ötesinde söylenecek daha çok şey var!“ yaklaşımına oturtan Çetin Çam, 1959 Malatya doğumludur. Almanya Bochum Güzel Sanatlar Akademisi Resim ve Grafik Bölümü mezunu olan sanatçı aynı akademide Andreas Krist, Prof. Piotr. Sonnewend ve Prof. Q i Yang eşliğinde resim ana sanat dalında yüksek lisans yapmıştır. Çetin Çam Düsseldorf “Malkasten”, Bochum “VFDK” ve Rote Faden Sanatçılar Derneği üyesi olup, 1982’den beri çok sayıda uluslararası kişisel ve karma sergilerde ödül ve takdirlerle temsil edildi.
Çetin Çam; sanatta geleneksel normları reddederek bilinçaltının ve hayal gücünün keşfine odaklanan bir akım olan sürrealist akımın devamcısıdır. Bu akım; gerçeküstü imgeler, absürt durumlar ve mantıksal çelişkiler kullanarak izleyicileri ve okuyucuları etkilemeyi hedeflemektedir. Sürrealizme göre; sanattaki her türlü gerçek bilinçaltında yer alır. Bu sebeple insanın bilinçaltında yer alan tüm karanlık ve karmaşık sırlar sanatın konusu olabilir. Sürrealistler; tüm sanat kurallarına, gelenek, görenek ve ahlaki değerlere karşı çıkmalarıyla bilinir.
Sürrealizmin bu çekici tutumu yanında, insanın, bir hayvan serbestliği ve utanmazlığı içinde yaşamasına imkân bulunmaması, yapmacık da olsa insanın bazı noktalarda duygularını ve davranışlarını frenlemesi gerektiği; aksi halde insanın öteki yaratıklar karşısında kazanmış olduğu değer hükümlerinin ortadan kalkacağı önemli birer gerçektir. Bu nedenle sürrealizm sürekli tenkide uğramıştır.
Çetin Çam;
. İçinden geldiği gibi, özgür çağrışımla,
. Freud’un psikanaliz çalışmalarının etkisinde,
. İnsan varlığının bilinmeyen yönleri ortaya çıkarılmaya çalışarak,
. Gerçeğin insan duyularının algılayabildiğinden çok daha derin olduğuna inanarak, asıl gerçekliğin ne olduğunu sorgulanmış, gerçekliğin henüz keşfedilmemiş bölgelerine ulaşmaya çalışarak,
. Bilinçaltının karmaşık ve gizemli dünyasının hayata ve sanata aksettirerek
Sanatını ortaya koymaktadır.
Çetin Çam; sanatın bütünlüğüne ait tüm bilgilere sahip olmasına rağmen, gelenekselleşmiş bütün sanat kurallarının karşısında olup, sanatçıya göre; sanatçı bir “yaratıcı” değil, sadece öz benliğine ulaşıp oradaki gerçekleri yansıtan otomatik bir aracıdır ve bir maharetlerini gösterme metodu değil, büyüklerin oynadığı bir oyundur. Sanatçı; sanatın diğerleriyle yarışma değil, kendi içinde rekabet olduğunu vurgulamaktadır.
Çetin Çam kendisini şu cümlelerle ifade etmektedir:
“Çetin Çam, çizimlerinde motifleri dokur, kendi öznel gerçekliğini ve hayallerini manevi özgürlüğün ortak dünyası resimlere dönüştürür. Resimlerini ateşli (hararetli), sert (kuvvetli) ama vakar (ağırbaşlı, ihtiyatlı) ve de seviyeli tasarlar ve çizer. Doğu ve batı fragmanlarından yeni ahenkte güzellik ve kudrette fantezi dolu yaratıklar, yaşayan dünyalar yaratır. Resimlerinin ifadesi, yüzeysel uyumsuzluk değil, bilakis bütünün tartılmış uyumunu gösterir. Merak, şaşkınlık, sevinç, korkma, ürkme ve dehşete düşme eşit değerlerde olan konulardır. Bu eserleriyle gözlemcileri gezilerinde zirvenin ötesindeki yerlere götürür.“
Çetin Çam’ın aldığı ödüller ve takdirler aşağıdadır:
* 2007 “German Modern Artists”Exhibition” Cheong-Song Museum Cheong-Song/ Güney Kore Resim Sergisinde Birincilik
* 2007 “Yongsan International Exhibition” Sooknyung/Women’s University Seoul/Güney Kore Resim Sergisinde En İyi Resim Ödülü
* 2007 “Art Krefeld” Sanatçılar Grubu Karma Sergisinde Takdirname
Almanya’da yaşayan ve Çetin Çam’ın sanat hayatındaki dönüşümlerinde önemli etkisi olan Sanatçı Prof. Dr. İsmail Çoban’ın Çetin Çam hakkındaki görüşleri aşağıdadır:
“Üniversite öğrenimine başlamak için Çetin, 1979 da Almanya´ya ablasının davetiyle dövizsiz özel öğrenci olarak yanına çağırılır. Almanya´da Makina mühendisliği okumaya başlar ama tabi bu şans onu burada da terk eder. Bir yıl sonra ablasının tekrar Türkiye´ye dönmesi sonucu ekonomik sıkıntılar başlar. Ona rağmen gönlünü sanatla eğlendirip, kültürel çalışmalara yöneldiğinde 1981 de eşiti, Emine Hanımı tanır ve evlenirler. 1982 de de ilk çocukları doğar. Bütün zorluklara rağmen resim/sanat aşkı bir türlü sönmez, oturduğu evin bodrumunda bir atölye kurar ve hem çalışır aile geçindir hem de resim yapar. İlk işi konserler, kültür çalışmaları geçer aklından ama talebe vizesi onun ayaklarında bir kelepçedir bu işleri yanı sıra yapmak zorundadır. Tabi bu ara oturma müsaadesi gerekli ve okumak içinde Büyükelçilik öğrenci işleri makamı sorumludur. Şansı orada biraz yardımcı olur kendine. Sanat Sever Bonn Büyükelçimiz Dr. Onur Öymen´le tanışır ve gerekli yardımı ondan alır. Aile birliği gerekçesiyle 1984 de oturma ve çalışma müsaadesi alındıktan iki yıl sonra oğlu, Merdan Vural doğduğunda Çetin okulu bırakmış ve aile geçindirme gereğiyle bir Textil Firması´nda işçilik yapmaktadır.
Çetin´in oturduğu evin bodrumundaki atölyesi eserleriyle dolmuş ama daha kimse görmemiş. Evinin duvarları köyden getirdiği güzel anılarıyla süslü ama kimseyle bu güzellikleri daha paylaşmamış. İşte ilk sergisini Çetin evinde açar. Çok gelen olur, yörenin sanatçıları da gelir. Böylece sanatçı ve sanat çevresiyle 1984 de böyle tanışır.
Çetin Çam´da bu sanatçılar gibi sanat aşkıyla yaşadı, çocukluğundan beri dağarcığında taşıdığı sanat aşkını gerçekleştirdi. Makina mühendisi olmadı ama saygın bir sanatçı oldu. En takdir edilecek yönü ise üç çocuğunun üçü de yüksek tahsil yaptı, onların başarısına sevindi ve onlar okullarını bitirdikten sonra Çetin´de hasretini duyduğu sanat dalını okudu. 49 yaşında tekrar okul sıralarına döndü ve 6 yıllık bir öğrenim sonunda başarıyla bitirdi, diplomasını almaya hak kazandı.
Geleneksel Rus Sanat Akademisi öğretimi ile yetişmiş Prof. Piotr Sonnenwend´in öğrencisi oldu. Okulunu bitirip diplomasını aldığı halde iki yılda 2010-2012 yıllarında usta öğrenci olarak Prof. Qi Yang ve Doç. Andreas Christ ile beraber çalıştı, tekniğini geliştirdi ve en ütst düzeyde kullanmasını öğrendi. Sanatçının kendine has yapıtlarına bakarken ondan önce yaşamış, çalışmış sanatçılarla hiç bağ kuramazsınız. Somut/Sürrealist çalışmalarının temeli çok eskilere gider. En güzel örneği Hieronymus Bosch ve Pieter Bruegel´i göz önüne alırsak onlar zamanını anlatmışlardır. Bugün Sürrealist akımında büyük ustaları Salvatore Dali, Erich Fucks, Woldamer Winkler, Max Ernst ve daha adını anacağımız yüzlerce büyük ustaya da benzemez.
Zamanımızın sürrealistleri propan renk oyunlarıyla fantastik düzeyde zamanı anlatırken, Çetin Çam pastel renklerle gelecek zamanda olacakların yapıtlarını çalışır, bir benzeri de yoktur. Sağlam bir desen anlayışı, lazur akrilik boyama, karakalem ya da kuru pastel çalışmaları, bu malzeme, araç gereçleri kullanmada büyük bir ustalık sergiler, seyirciyi gördüğü değil, göreceği rüyalara götürür. İşte bu çalışma tekniği ve objeye kattığı gelecek, yaşanacak gerçekler onu daha da güçlendirir.“
2003 yılından bu yana yaşadığı Krefeld Şehri’nde kendi evinin alt katında kurduğu atölyesinde ve hasreti ile yaşadığı ülkesi, Türkiye-Bodrum şehrinde sanatçı olarak hayatını sürdürmektedir.
Netice olarak; Çetin Çam çalışmalarıyla özgürce evrensel düzenin bilinen klasik dogmatik yapısına ve dokusuna meydan okumakta ve her çalışmasında kendisi içindeki bütünü oluşturan parçalar sürekli olarak dans ederek yer değiştirmektedir. Hiç bir çalışmasının bir birine benzemesi dikkat çeken yönüdür. Çetin Çam’ın pastel renklerle gelecek zamanda olacakları yalın olarak anlatmaya çalışmaktadır. Yaratmaktadır. Çalışmalarının çoğunluğunun bir figürden oluşması yanında, anlatımında hareket eksikliği dikkatimi çekmiştir. Bu yapının resimlerinde donuklaşma olarak yansımaktadır. Çetin Çam; Doğu-Batı kültürüne hakim olması ve güçlü ezoterik yönüyle Türk sürrealist resminde kendisine yer bulacak yapıdadır.
Sanatla güçlenerek yaşadığını vurgulayan Çetin Çam’ın katıldığı sanat etkinlikleri sonucunda Türk sanat piyasasınca tanınması ile birlikte anlaşılırlığının daha da artacağını ve anlaşılma-tanınma otomatik bağlantınsını kurulabileceği düşüncesindeyim.
Vecdi Uzun