Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Tophane” eseri – Aysu Altaş yazdı…

Ülkemizin önemli ressamlarından Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911’de dünyaya geldi ve ardında görsel sanatlar dalının çeşitli kollarından pek çok eser bıraktı. Söz edeceğim “Tophane” adlı eser, ressamın duralit üzerine yağlıboya tekniğiyle yaptığı bir tablosudur.
1975’te kaybettiğimiz Giresunlu Eyüboğlu, 18’inde Sanayi-i Nefise olarak bilinen; ancak o yıl İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi adını alan bugünkü Mimar Sinan GSÜ’ye girdi. 2 sene sonra Paris’e gidip resim eğitimini pekiştiren ressam, o dönem her ressam gibi İzlenimcilik akımından etkilendi ve eserlerinde bu etkiyi sık sık yansıttı. Benim seçtiğim “Tophane” adlı peyzaj da Eyüboğluüzerindeki İzlenimcilik etkisini net olarak ortaya koymakta.
Avrupa kültürünü yakından takip edip İstanbul’da modernizmin simgesi olmayı amaç edinen kalabalığı, sanata yakınlığı, gece yaşamı ve kahve kültürüyle 1900 – 1950 aralığında semt kültürüne sahip olan Tophane, Bedri Rahmi ve arkadaşlarının da uğrak yeri idi. Eserde bayırın tepesinden gördüğümüz bu mahalle, pek çok türden insanı içinde barındırıyor.
Canlı ve parlak renkler tercih eden ressam, sağ tarafa yerleştirip oval cephesi ve açık rengiyle eserin kırılma noktasını direkt olarak vererek dikkat çekmeyi amaçlamış. Binanın sağ tarafına baktığımızda birbirine yapışık yapıların devam ettiğini görürüz. Çiğ sarı renkli bina, eserdeki en canlı sarıdır aynı zamanda. Ressamın “İstanbul Destanı” adlı şiirinden birkaç mısra paylaşıyorum;
Tophane’de küçücük bir sokak gelir,
Her Allahın günü kahvelerine,
Anadolu’dan bir sürü fakir fukara gelir.
Kimi dilenecek dilenmesine utanır,
Kiminin elinde bir süpürge peyda olur uzun,
Dudaklarında kirli paslı bir tebessüm.
Çöpçü olmuştur bugüne bugün,
Kiminin sırtında perişan bir küfe,
Kiminin sırtında nakışlı semer,
Şehrin cümbüşüne katılır gider.
Kalın yağlı bir kolana koşulur,
Piyano taşırlar omuz omuza,
Kendinden ağır yükün altında adamlar,
Balmumu gibi erir dururlar.
Sonra kan ter içinde soluk alırlar,
Nazik eşya nazik hamallar ister neylersin,
Ama onlar kadar piyanoyu ciddiye alırlar mı dersin?
Aysu Altaş