Düş Yollara Çocukların İçin – Ulaş Karakaya yazdı…
Ha söktü ha sökecek şafak…Gün ışımasının getirdiği o kutsal ışık vurunca tahta pencerenin dehlizinden içeri , çoban köpeklerinin güven veren sesiyle uyanmıştır erkenci bebekler, beşiğinde tıngır mıngır sallanır, bir yanda yayığın o iç gıdıklayıcı sesi bir sağa bir sola; bebek, sabah namazına kalkmış ninemin ninnisiyle gözlerini kaparken gürültücü horozun sesiyle beraber sarı yayla çiçekleri satmak için yollara düşecektir sarı-esmer sümüklü çocuklar…Önce bir bardak süt içerler.Fetir ekmeklerinin arasına koyun peyniri koyup yollara düşerler…
Kiminin elinde bir bağ pancar ,sırgan ,kekik, mantar,
yumurtalar daha yeni alınmıştır folluktan…
Kırmızı yanaklarında her birinin sarı sarı çiller , pancar çiçekleri gibi açılmış ve sanki özel olarak yüzlerine yerleştirilmiştir…
Bir kahraman edasıyla sislerin içinden çıkarlar, sabah çiseleri düşmektedir yüzlerine ve bir iç ısıtan gülümse peşinden…Kara lastik büyük mü ne ? Ha çıktı ha çıkacak…
Kendilerinden büyük sepetleri girişmişlerdir; karıncalar gibi…
Ezilmezler o büyük yükün altında ,dünyayı sırtlarını almışlardır da bana mısın demezler…
Yaylaya çıkan güzel yürekli bir amcası belki onu düşünüp şeker verecek diye beklemektedir en ufağı…
Koskoca yaylaların patikalarını ezbere bilmektedirler. Nasıl kaybolmaz ve korkusuzdurlar…
Her biri bir Karadeniz türküsünden fırlamış gibidir. Öylesine neşeli öylesine hüzünlü…
Dağlar ve ormanlar yalnız onlardan sorulur…Çam sakızı kokan ağızlarına acı biber değerse pancar çorbasının pek bir önemi kalmayabilir…
Çelik çomak oyunu beyzbol oyunun atasıdır ve beyzbolu
Yankilerden iyi bilmektedirler…
Kelekleri boğazında inekler evlerinin yolunu bilir…Çoban isteyen koyunlar ,çoban köpeklerinin nezaretinde yol alır…
Çocukların her biri usul adımlarla gökkuşağının içinden geçip giderler nazlı akşama doğru…Hartamalara yağmur vurunca öyle yavaştan ve gaz lambasının gülümseten ışığı dedemin hep aynı masalına karışır…Patikalardan az ve uz gidersin kaf dağı şu karşı dağın arkasıdır…
Gözlerinden hep uyku akmaktadır…Asi dereler gibi…
Yolların yeşilini bilmez ama dağların yeşilini bilmektedir…Gözlerinin nemi uykuya direnmektedir…
Uyuma Karadenizli…Uyuma bu kez ağlamamak için…Düş yollara çocukların için…
Ulaş Karakaya