Gülce Başer’in Polisiye Roman Üçlemesi Yeni Baskılarıyla Raflarda
2015 Dünya Kitap Polisiye Roman Ödülü’nü kazanan ‘Bir Ceset Bir Söz’, yeni kapak ve edisyonla Mylos Kitap tarafından yeniden yayımlandı.
Gülce Başer’in polisiye roman üçlemesi, Bir Ceset Bir Söz, Yanığı Bulmak ve Yarın Evdesin romanları okurlarla buluştu.
Serinin ilk romanı, ‘Bir Ceset Bir Söz’, polisiyemizin özgün kadın karakterlerinden Nihal Gürsoy’la tanıştırıyor okuru. Nihal’in yaşamını tamamen değiştiren, büyük bir aşkla bağlı olduğu eşi Ahmet, öldürülür. Nihal’in yas tutacak zamanı olmaz. Tamamlaması gereken bir görevi vardır, soruşturmayı yürüten polisleri bile atlatmayı göze alması gereken bir görev…
Polisiye üstadı Erol Üyepazarcı’nın romanla ilgili düşünceleri şöyle:
“Gülce Başer’i ilk romanı Bir Ceset Bir Söz ile tanımıştım. Jüri başkanı olduğum 2015 yılı Dünya Kitap Polisiye Roman Ödülü’nü bu ilk romana vermekte tereddüt etmemiştik. Gülce Başer’in asıl özgünlüğü, yazdığı romanların ‘katil kim’ türü ile gizli servisleri konu alan casus romanlarının başarılı bir karışımı olması.”
Erol Üyepazarcı’nın ifadesiyle;
“Gülce Başer’in ilk romanı Bir Ceset Bir Söz‘deki kahramanların başrolde olduğu ikinci romanı Yanığı Bulmak polisiye roman seven veya ‘kaçış zevkini’ doyasıya tatmak isteyen okura hararetle önerilecek bir roman.
Son yıllarda artık bir zamanların baş tacı olan, sonra da ‘postmodern roman’ gibi biz ihtiyarların bir türlü zevk alamadığı akımlarla unutulup giden ‘toplumsal roman’ın işlevini polisiye romanın üstlendiği gerçeğini, Yanığı Bulmak da kanıtlıyor. Yazarımız hiç ukalalık yapmadan, nutuk atmadan değişen koşulların hızla değersizleştirdiği ama geçerli olması gereken değer yargılarının erozyona uğramasını gerek Nihal’in kişiliğiyle gerek başarıyla çizdiği bitip tükenmiş ama yine de bir şeyler yapmak için çalışan polis ve gizli servis elemanlarının davranışlarıyla çarpıcı bir şekilde vurguluyor.”
Nihal, serinin ikinci romanı Yanığı Bulmak‘ta neredeyse ölümden dönmüştü. Nihal, nispeten sakin ve dengeli bir yaşama kavuşmuşken tüm insanlığı sarsan pandemi dönemi başlar. Bu dönemde bambaşka korkularla yüzleşen Nihal, tüm bunlar yetmezmiş gibi sanat tarihinden anlayan gizemli biri tarafından dolandırılır. Eski dostu Hakan’ın yardımıyla dolandırıcının İzmir’de olduğu tespit edilir. Nihal ve Hakan’ın tek amacı, bir an önce dolandırıcıyı bulup İstanbul’a sağ salim dönmekken İzmir’de başlarına daha büyük belalar açılır. İkili, kendilerini büyük bir şirketin kurduğu gerçek bir cehennemin ortasında bulur.
Gülce Başer, üçüncü polisiye romanı Yarın Evdesin‘de içinde yaşadığımız gerçekliği, insan eliyle yaratılan cehennemleri, düşmeyen bir tempo ve etkileyici bir dille anlatıyor.