Jeffriye Tatile Çıktı – Bülent Bakan yazdı…
Yaklaşan mükemmel fırtına öncesinde yeniyetme kıtanın muhtarının Clark Kent olmak için önce mini minnacık obez zorbanın hışmına uğrayıp sonra da ‘Acımadı ki’ diyerek maskesiz sosyal mesafesiz açık kapalı tüm mekânlarda önüne geleni öpmeye çalıştığı günlerde Kratese devrinden kalma bir avcı mideye indiricinin gerilim filmlerindekine benzer satışına şahit oldum.
Küresel salgın sonrasında neredeyse hepimiz sanki hiç dışarıya çıkamayacakmışız duygusuyla odalarımıza kapanmıştık. Sonuçta o minik mahsushanelerinde zaman geçiren butik sanatçılar ve etik bilim Homo Sapiens’leri harika işler yaptılar. Bugün bu işler ile hemen her sosyal mesafesiz platformda karşılaşabiliyoruz. Salgın yepyeni başka bir salgına yol oldu ve inanılmaz işler çıktı ortaya. Bu arada bu yeni normale uyum sağlayamayan Roma İmparatorluğu gibi şişmiş ve ağırlaşmış kürenin dinozor yapıları ellerindeki değerli nesneleri satışa çıkarmaya başladı. Depolarda hareket görmeden bekleyen nesneler el atından her konuda serbest olan pazarda en inanılmaz pazarlama teknikleri ile satışta. Bu başarılı operasyonlar Yeni Romalılar için geçici bir kardiyopulmoner tedavisi olabilir. Ama eninde sonunda bu kriz böyle devam ederse Roma İmparatorluğu’nun elitist yapıları yerini çok daha farklı ve küreye çok daha saygılı yapılara terk edecektir.
Bunun ilk belirtisini yeni yetme kıtanın eski sanat merkezi New York’un incisi Guggenheim Müzesindeki taşralı baskınından görebiliyoruz. Pandemide en çok öne çıkan zaten taşra idi. Şehirden kaçanların yanında sahil kentlerinde bile sahil kıyısı köşesindeki ücra noktalara kaçışlar oldu. İnsanlar kürenin keçi yollarının doğal güzelliklerini asfalt yollara ve toplu virüs mikrop taşımacılığına tercih ettiler. Bunu yapanlar pişman olmadıkları gibi çok daha yaratıcı ve natürel bir tercih yaptıklarını zaman içinde gördüler. Buradan yola çıkan Peggy’nin takım çantası kurum da çok iyi bir şekilde bildiği adaptasyon yöntemini devreye soktu ve taşrayı kürenin eski sanat merkezine taşıdı. Bununla kalmadı ve etik bilimcileri ve butik sanatçıları da bir araya getirdi ve son on yılların en güzel işini yaptı. En ilginç çalışmalardan birisi bin sorunun sorulduğu dev enstalasyon. Bizim aylar yıllardır sorduğumuz soru burada kürenin salyangoz kıvamındaki mekânında başrole çıkmış durumda: ‘Ne olacak bu kürenin hali?’ Sadece bu soru bile başlı başına bir umut kaynağı. Her boyuttaki sorun ortaya çıktığında kendi çözümleri de sorunların çözümü için yola çıkmış demektir. Sorular Rem Koolhas tarafından sorulmuş ve kim o sorulara cevap vermeye cesaret edecek bilemiyoruz. Alevler içinde yanan soruların muhatabı zaten belli: “Homo Merchantus” Kapitalizmin küreyi bin yılda getirdiği nokta ancak bin bir soruda kendine ifade alanı bulabilirdi. Bu da tatile çıkmayan sanatın güzelliği.
Bu arada salyangoz kıvamındaki mekânların baş tacı olan butik olmaktan uzak sanatçılar neler yapıyorlar? Eski alışkanlıklarına ve eski yaptıklarına devam eden Roma İmparatorluğu gibi şişmiş, büyümüş ve kabarmış sanatçılar son durumun farkında olmaktan uzak görünüyor. Bu sanatçılardan durumun farkına varmış çekik gözlü uzak asyadan ay vay vay bir sanatçı pandemi esnasında inanılmaz bir işe imza attı ve gelirini de küreyi korumak konusunda Clark Kent’in aksine hep birlikte mücadele edenlere bağışladı. O imzalı maskelerden ben de aldım ve merakla bana ulaşmalarını bekliyorum. Kürenin yaşayan en önemli sanatçılarından birinden iş aldığım için kendimi neredeyse bir saatçi gibi görüp aynanın karşısında pozdan poza giresim var. Bu arada balondan seramiklerini Taylor üretim bandından seri şekilde üreten suya sabuna para vermeyen büyük sanatçılardan bir iş almak doğal olarak Ay yüzeyine ısıtmalı havuz yapmaktan daha zor. Üstelik ters bir dokunuşta seramik balonun garanti kapsamı dışına çıkması riski de her zaman mevcut. Kürenin sanat merkezi adanın odak merkezindeki sanatın şahı ise formaldehitleri nasıl yaparım da uslulararası uzay istasyonuna taşıyıp orda yeni işlerimde kullanırım diye düşünen sualtının Flash Gordon’u yeni kocaman kiraz çiçekli doğa serisini bitirmenin keyfini sürüyor. Büyük sanatçılar hiçbir şey olmamış gibi küreyle arasındaki sosyal mesafeyi koruyor ve dolaplarındaki, barlarındaki, ambarlarındaki stokların tükenmeyeceğinden emin eski normallerine devam ediyorlar. Jeffriye mega-yatıyla çıktığı tatilini uzatmayı düşünürken butik sanatçılar ve etik bilim insanları nefes bile almadan çalışmaya devam ediyorlar. Kürenin ölmek üzere olduğunu gören sanatçılar Homo Fashismus, Homo Morgenthaus ve Homo Deyyus’lara karşı üretimlerine devam ediyorlar. Bu şekilde yapılan muhteşem işler gördüm son günlerde. Sıradan insanların kuklalarıyla yaptığı işler ile bugünü anlamaya çalışanlardan yaklaşan mükemmel fırtınaya karşı uyarılar ile dolu işlere kadar çok sayıda geleceğin Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno María de los Remedios Cipriano de la Santísima Trinidad Ruiz y Picasso’larının yaptıkları işler onlar. Yeni nesil genç sanatçılar bir harika. Kürenin tamamında 68 kuşağının ruhunu taşıyan bir ustalaşmış sanatçı grubu da yaklaşan fırtınaya karşı bu genç kuşağa öncülük yapmaya devam ediyor. Başta Bansky olmak üzere duvar resimleri de uyarılara büyük destek veriyor. Gerçi bu resimlerin olduğu duvarları yerinden sökerek küresel borsaya girenler de yok değil.
Küresel zorba avına devam ederken etik bilim insanları ve butik sanatçılar tatil yapmadan çalışmaya devam ededursun bilim ve sanatta iki yakası bir araya gelememiş şehrimde bir natürel sıkma zeytin yağı kıvamındaki müzede Kratese döneminden kalma avcı sindiriciyi görme şansını yitirmenin hüznünü yaşıyorum ve pandemi sonrası ortaya çıkan eserleri avlamaya devam ediyorum ve de çook keyifleniyorum. Bir seri mükemmel fırtınanın yaklaştığı günlerde tek umudumuz etik bilim ve butik sanat. Duvarlarımız boş kalmasın, yaklaşan mükemmel fırtınada küreyi, türümüzü ve kürenin en kavruklarından olan bizi koruyacak olan aşı duvarlardaki sanatta mevcuttur.
Bülent Bakan