Cemil BiçerKÖŞE YAZILARI

‘Sevdim Vermediler, Sen Çobansın Dediler’ – Cemil Biçer yazdı…

Biraz arabesk bir başlık oldu farkındayım ama “Söyleyenden, dinleyen arif gerek”

Gündeme yeni bir zırva düşmeden bir ANONİM çoban öyküsü anlatmak istiyorum, zarfa takılıp kalmayın burada aslolan mazruftur.

Edegül Tepesi eteğinde bir Türkmen Beyi yaşarmış. Beyin yedi oğlu ve güzel bir de kızı varmış.

Bey’e ait koyun sürüsünü Tayyo adlı çoban güder, Karagöl’de sulayıp Çoban kayası mevkiinde yatırırmış. Beyin Güllü adında güzel kızı da Gül tepesine gelerek koyunları sağarmış. Genç ve güzel kız koyunları sağarken çoban Tayyo’da yanık yanık kaval çalarmış. Zaman içinde çoban ve kız birbirlerine aşık olmuşlar. Öyle ki genç kız çobanın hislerini kavalının sesinden anlar hale gelmiş.

Bir gün eşkıyalar sürüyü basıp çobanı esir almışlar. Köpeğinden en sadık olan Kara Köpek de öldürülmüş. Onbeş kadar eşkıya yanlarına sürüyü de alarak Eğridir’e giden yol üzerindeki Kestel Boğazına yönelmişler. Mola verdikleri sırada eşkıya başından izin alan çoban, bir kaya üzerine çıkıp başlamış kavalına üflemeye. “Kara Köpek kan kustu, Eşkıyalar bizi bastı, Yetişin Ağalar, Koyun Kesteli aştı.”

Çobanın çaldığı kavalı dinleyip mesajı alan Güllü Kız babasını uyardıysa da inandıramamış. Kaval sesi halen devam edince ısrarla durumu izah etmeye çalışmış. Bunun üzerine babası ve ağabeyleri yola koyulmuşlar. Eşkıyaları Kestel Boğazında yakalayan Bey, üç tanesini de öldürmüş. Diğer eşkıyalar kaçarken, Çoban ve sürü de kurtulmuş.

Eve geri dönen Bey, kızını yanına çağırmış ve kaval sesini nasıl anladığını sormuş. Kız da babasına; “Aşk söyletir, dert ağlatır. Edegül Tepesi dinletir.” demiş.

Durumun farkına varan Bey, Çobanı yanına çağırmış. Çobana bir şart koyup şöyle demiş; “Koyun sürüsünü tuzlayacağım. Sende kaval sesi eşliğinde sürüyü Karagöl’e götüreceksin. Yalnız koyunların hepsi su içmeden geri dönmeli.”

Söylenenleri dinleyen Güllü’nün gönlüne hüzün çökmüş ve başlamış mırıldanmaya; “Çal kavalını hey garip çoban dağlar dinlesin. Derdini bilmeyen seni neylesin, Aşık Güllü gizli gizli ağlasın.”

Kavalını eline alan Çoban Tayyo başlamış çalmaya. Göl kenarına varan bin kadar koyun hiç su içmeksizin durmaya başlamış. Derken sürmeli kara gözlü bir koyun kavalı dinlemeyip su içmeye başlamış. Meğer Güllü kızın koyunları sağarken gözünden öptüğü bu koyun Çobandan vazgeçmiş.

Kavalını yine eline alan dertli Çoban;

“ Koyun seni güttüm güttüm getirdim,

Getirdim de çoban kayasına yatırdım,

Güllü abla sağdı ben bakracını getirdim,

Ablanı sevdiğim sürmeli kara koyun.

Çıktım Amonos Yaylasının başına,

Ayağı değmesin toprağına taşına,

Güllüceğiz yeni girmiş on yedi yaşına,

Ablasını sevdiğim sürmeli kara koyun.

İçtin tükenmez Karagöl’ün suyunu,

Ablan Güllü değiştirmez eski huyu,

Gideceğimiz yer Cennetin yolu,

Ağa kızı vermez ise olurum deli.”

Son söz olarak Bey kızının çobana uygun düşmeyeceği söylenir. Dahası çobana da yol gösterilir. Ne var ki kızın gönlüne sevda ateşi düşmüştür. Annesinden de yardım alan güzel kız evden kaçmış. Bir süre dağlarda dolaşan iki aşık beyin adamları tarafından yakalanmış. Bu sevda hikayesini kabullenemeyen Bey, kızını öldürmeye karar vermiş.

Kız tam öldürüleceği anda “benim çobana sevdamın sorumlusu anamdır” demiş, Zalim bey hem kızını hem karısını astırmış.

* * * *

Hikaye bu, şimdi siz merak edip durursunuz, “çobanı biliyoruz da, bu zalim bey kim ola ki”? diye, onu da gelecek yazıda söyleyeceğim.

Cemil Biçer

Ana Fotoğraf: Landscape With A Shepherd Playing His Pipe And A Diarymaid, With Their Flock – Domenico Brandi/WikiGallery

Başa dön tuşu