Ziller kimin için çalıyor? – Veysel Boğatepe yazdı…
“Burjuvazinin kapital gücünü ve çıkar ilişkilerini eğitim sistemi üzerinden irdeleyen “Zilin Sesi” adlı film, cesur bir düzen eleştirisi yapıyor.”
Eğitim sistemi; çağdaş toplumların üzerinde yükselebileceği, ilerleyebileceği temel sistemlerin başında gelir ve sağlıklı toplum da bu sistemin üzerine inşa edilir. Türkiye’nin varolan değerleri üzerinden resmi bir tez yazmaya çalışan siyasal egemen güç, eğitim sistemini sanattan ve bilimden arındırarak ciddi bir dezenfarmasyon uyguladı. Kendi ifadeleriyle “çıraklık, çömezlik” dedikleri dönemlerinde Fethullah Gülen’e teslim ettikleri Milli Eğitim, Gülen çetesinin devletin ve toplumun çekirdeğine sızmalarını sağlayan en önemli geçiş koridorunu oluşturdular. Kolaylaştırmak için de sınav sistemini, iltimas sağlayacak şekilde değiştirmekle kalmadılar, soruların çalınmasına göz yumarak milyonlarca öğrencinin anayasal haklarını ellerinden aldılar. Gülen müritlerinin sistem içinde illegal yolla yuvalanması böylece sağlanmış oldu. ‘Gülen Tarikatı’nın projesi olan dindar ve kindar “Altın Nesil” için en büyük adım bu şekilde atılmış oldu ancak Gülen ile stratejik ortaklıklarının bozulmasından sonra da değişen bir şey olmadı. Her yıl, rutin bir şekilde kendilerinin hazırladığı eğitim müfredatını yırtıp çöpe atarken öğrencileri de kobay gibi kullandılar.
Ülke topyekun yozlaşmaya ve çürümüye evrilirken sanatsal alanı kâr / metâ olarak değerlendirenlerin çoğunluğuna rağmen toplumsal kaygıları estetize eden “Zilin Sesi” gibi sanatsal çalışmaların az da olması umut verici oluyor. Nitelikli öykü / kurgusuyla popülizme prim vermeyen, cast titizliği ve karakter analizleriyle de profesyonelliğini ön plana çıkartan “Zilin Sesi” adlı sinema filmi işte böylesine cesur yapıtlardan birisidir.
Başarısızlığı bastıran güç: Para
Senaryosunu Haluk Özenç’in yazdığı, yapımcılığını ise Murat Özteke’nin üstlendiği film, düzen eleştirisini ironik bir üslupla aktarıyor. Atanamayan bir öğretmenin iş aramasıyla başlayan olaylar silsilesini, bireyin toplumsal gerçeklerle yüzleşmesine evirerek seyircisini silkelemeyi başarıyor. Ataması yapılmayan fizik öğretmeni Tarkan (Kutsi), iş aramak için kardeşiyle beraber İstanbul’a taşınır fakat kapısını çaldığı tüm okullardan ret yanıtı alır. Geri dönmek için hazırlıklar yaptığı sırada okulun müzik öğretmeni (Barbaros Şansal) kaza geçirir. Öğretmen boşluğunu Tarkan ile doldurmayı düşünen okul müdürü (Ayhan Kavas), bir aylık peşin maaşla müzik öğretmenliği teklifinde bulunur. Müzik değil, fizik öğretmeni olduğunu söylese de dinletemez ancak kira borcundan dolayı ev sahibinin baskılarına dayanamaz ve teklifi kabul etmek zorunda kalır.
Burjuvazinin ve kapitalizmin hâkim olduğu, koltuğunu sağlamlaştırma ve çıkar ilişkilerinin pekiştiği okulda tüm personel, okul sahibinin torunu Aslı’nın (Merve Doğan) güdümündedir. Yani Aslı, kapital gücün yetkili simgesidir. Başarısız bir öğrenci olmasına rağmen eksikliğini, satın aldığı, rüşvet verdiği müdür sayesinde bastırmaya çalışan Aslı, karşısında ise taviz vermeyen İngilizce öğretmeni Süreyya’yı (Wilma Elles) bulacaktır. Fizik öğretmeni olmasına rağmen, müzik öğretmenliği yapmak zorunda kalan Tarkan öğretmenin karşılaştığı bürokratik engellerle birlikte öğretmenlerin çalışma ve ekonomik durumu da özetlenerek mevcut sistemin gerçekleri sinema diliyle gözler önüne serilir.
Bu ses, tehlikenin sesidir
Anadolu’dan gelen dürüst ve çekingen kişiliğe sahip Tarkan öğretmen, çocukluğunda yaşadığı travma nedeniyle karşı cinsleriyle ilişki kurmakta zorlanan bir tiptir. Süreyya’nın yalın tavırları, aralarında duygusal bir çekim alanı yaratırken Aslı’nın komplo ve tuzaklarına maruz kalacaklardır. Güvenlik görevlisine (Kemal Kuruçay) İngilizce öğretmeni Süreyya’nın, hazırladığı sınav sorularının çalınmasını, yandaş öğrencilere ise Tarkan’a görüntülü tuzak kurma görevlerini veren Aslı’nın kumpas ve tuzaklarını onurlu bu iki öğretmen boşa çıkartacak ve beraberliğe ilk adımı da atmış olacaklardır. Onları birbirine yakınlaştıran temel etken ise onurlu, mücadeleci ve üstlendikleri sorumluluğu ne pahasına olursa olsun yerine getirmedeki azim ve gayretleridir.
Eğitim / öğretim kurumlarındaki sorunları ana tema olarak seçen film, çürüme ve yozlaşmadan durum komedisi yaratmayı başarırken hepimizin aşina olduğu eğitim sisteminin getirildiği durumu gözler önüne seriyor. Burjuvazi’nin sahip olduğu ekonomik güç ile yukarıda da değindiğimiz üzere Fethullah Gülen müritlerinin eğitim sistemindeki çekişmesini de dengeli bir şekilde yansıtmayı başarıyor. Evet, zil çalıyor fakat bu defa öğrencilere dersbaşı veya tenefüsü hatırlatmak için değil, sağırlaşan, körleşen toplumu uyarmak / uyandırmak için çalıyor.
Veysel Boğatepe
ZİLİN SESİ
Yapım : Murat Özteke Yapım
Yönetmen : Levent Demirkale
Yapımcı : Murat Özteke
Senaryo : Haluk Özenç
Tür : Dram / Komedi
Vizyon Tarihi : 22 Mayıs 2015
Oyuncular: Kutsi, Wilma Elles, Kemal Kuruçay, Ayhan Kavas, Esin Gündoğdu, Hakan Salınmış, Barbaros Şansal, Merve Erdoğan, Sümer Tilmaç, Zihni Göktay, Ani İpekaya