KİTAPSÖYLEŞİ

Cezmi Ersöz: ‘Bir Kadının En Büyük Hatası Bir Şaire, Bir Yazara Aşık Olmaktır’

Bir Yazarın Derin Duygusal Yolculuğu: Cezmi Ersöz'ün "Gönül Eczanesi" Kitabı ve Sahne Sanatlarıyla Buluşması

Sözcüklerin büyüsü, insanın duygusal derinliklerine ulaşma arzusu ve hayatın karmaşıklığına dair içten bir bakış…
İşte Cezmi Ersöz, kelimelerle dokuduğu bu büyülü dünyayı, “Gönül Eczanesi” adlı kitabında bize sunuyor.
Ancak bu kitap, yazarın birebir tanık olduğu ve kendi hayatında derin izler bırakan bir yaşanmışlık hikayesine dayanıyor.

Cezmi Ersöz‘ün “Gönül Eczanesi” kitabı, sadece bir roman değil, aynı zamanda yazarın iç dünyasına dokunacak kadar kişisel bir deneyimin ürünüdür. Yazar, bu eseri yazarken kendi yaşantısından derin izler taşıyan bir hikayeyi kurgulamış ve bu hikaye, onun içinde açılan büyük bir yarayı iyileştirmesine yardımcı olmuştur.

Heyecan verici haber ise şu ki, “Gönül Eczanesi” kitabı artık sadece sayfalarla sınırlı değil. Bu derin ve dokunaklı hikaye, tiyatro sahnelerinde de can bulacak. Ersöz’ün eseri, çok yakında sahnelere taşınacak ve izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunacak.

Bu röportajda, Cezmi Ersöz’ün “Gönül Eczanesi” kitabının yaratım sürecini, duygusal yolculuğunu ve sahne sanatlarıyla nasıl buluştuğunu keşfetmeye hazır olun.
İşte duygusal bir hikayenin kelimelerle başlayıp sahnelerde hayat bulma serüveninin başlangıcı.

Cezmi Ersöz: 'Her Şair Bir Narsistir'

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

  • “Gönül Eczanesi” kitabı tipik Türk aile içi geçimsizliği işlemiş. Bildiğimiz bir çatışma bu. Bunu kaleme almak için sizi ne tetikledi ve bu hikayeyi nasıl oluşturdunuz?

Bu kitapta geçen olay çok sevdiğim bir abimin yaşadığı hazin sonlu bir ilişkinin benim içimde yıllardır duran yarasıydı. Çok başarılı bir sanatçıydı kendisi ve sevdiği kadın tarafından bıçaklanarak öldürüldü. İkisini de tanıyordum. Kadın eğitimli bir kadındı, felsefeci ve sanatçıydı. İlişkileri hakkında çok fazla bilgi sahibi olmamama rağmen yılardır bu konuyu kafamda kurguluyordum bu konuyu bir gün yazacak olmam hep içimdeydi. Çünkü ikisinin yaşamış olduğu ilişki, çevremde bir çok insanda aynı boyutu taşıyor ve kendi yaşadığım bir çok ilişkiyi de onlarla bütünleştiriyordum. Çok uzun yıllar oldu. Bildiklerim içimde dururken gözlemlerim ve yaşanmışlıklarım birikintisinden taştı ve ortaya Gönül Eczanesi çıktı.

‘Bu kitabı oluşturabilmek adına yüzlerce psikoloji kitabı okudum.’

  • Kitapta ana karakter Gönül’ün karmaşık psikolojisi ve iç monologları oldukça etkileyici. Gönül karakterini yaratırken ne tür araştırmalar yaptınız ve onun zihinsel dünyasını anlatırken ki yaklaşımınızı açıklar mısınız?

Kitabın ana karakteri Gönül, psikolojisi bozulmuş, borderline kişilik bozukluğu olan bir kadın. Bipolar duygu bozukluğu yaşıyor ve görüyorum ki bu hastalık günümüzde çok yaygın. Kasaba gibi küçük yerleşim yerlerinden çok kentleşmiş alanlarda daha çok görülmekte. Bunun sebebi ise; çocukken yaşanan tacizler, boşanmış aileler, sebebinin çok bir önemi olmadığı parçalanmış aileler, sevgi eksikliği gibi…Zaten borderline dediğimiz sınır, kişilik bir çok ruhsal rahatsızlığı içinde barındırır. İçerisinde bipolar, nevroz var. Bu hastalık beyinsel bir durum değil, çocukluğa dayanan ve süregelen bir hastalık. Örneğin depresyondasınızdır, ilaç alır ve bir süre sonra stabil duruma geçersiniz. Ama davranış bozukluğunda terapi gerekir. Ve iyileşme şansı da çok zayıf olan bir rahatsızlıktır. Psikiyatristlerin en çok zorlandığı bir durumdur bu. Bu hastalığa sahip insanlar çok zekidirler, çok rahat yalan söylerler ve ilk önce bu yalana kendileri inanırlar. Hasta olduğunu asla kabul etmez ve sorunları, suçu karşı tarafa yüklerler. Bu kabullenmeyiş ise iyileşme oranını yüzde birlerde tutar. Git gide durum büyür ve kendine ya da karşısındakine zarar vermeye başlar. Bu hastalığa sahip çok insanı gözledim ve hemen hemen oluşabilecek tüm evrelerini kitapta Gönül ile işledim.

Bu kitabı oluşturabilmek adına yüzlerce psikoloji kitabı okudum. Bu hastalık üzerine seminer verebilecek konuma geldiğimi hissediyorum. Çağımızın en büyük sorununun insanın kendini arayış serüveni içerisinde yaşadığı boşluk olduğunu fark ettim. Ve bu boşluğun sebebinin farkında bile olamayan insanlığın ilişkilere yansıyan boyutunu gözler önüne serdim. Gönül, kendini sevmenin ne olduğunu bilmediğinden sevilmek istedi ve bunun kendisinde oluşturduğu boşluğun Selim üzerinde nasıl etki yarattığını ve sonucunu kelime kelime işledim.

İnsanların ve özellikle kadınlarda daha çok görülen bu boşluğun ilişkilerde nelere sebebiyet verebileceğini, ilgisiz erkeğin bir kadını hangi konuma getirebileceğine şahit tutulmuş biraz gerçek hayattan, biraz benden ve kurgudan oluşmuş bir dramın kitabıdır Gönül Eczanesi.

‘Birine ihanet ettiğini sanan kişi en çok kendini aldatır.’

  • Kitapta aile, evlilik ve sadakat gibi temalar önemli bir rol oynuyor. Bu temaları işlerken okurlara hangi mesajları iletmeyi amaçladınız?

Bir insanın hayatındaki en temel amacı, kendini anlama ve keşfetme sürecini içerir. Bu süreç, yaşamın anlamını sorguladığı ‘Ben kimim?’, ‘Niye yaşıyorum?’ veya ‘Neden buradayım?’ gibi sorularla yol alır. Olgunlaşmada bu içsel yolculukla şekillenir. Şimdi bu kahramanımız aşkın rehinesi olmuş. Aşkta kazanmak istiyorsanız “kayıtsız kalmanız lazım”.

Selim’in duygusal dünyasında aşkın canlılığı solmuş. Aşkı kazanmak için önce kendimize olan içten ilgiyi korumanın önemini biliyoruz. Ancak bu adam, farklı bir rotayı seçmiş gibi görünüyor. Kadının ifade ettiği duygulara kayıtsız kalıyor, onunla ilgilenmiyor. Kendi iç dünyasında yeni bir yola çıkmış gibi, bir sevgili bulmuş. Kendini keşfedememiş olan Gönül, onu kazanmak sandığı hatalarda en önce kendini yok ediyor. Kitapta çığlıklar içinde geçen bir cümle var; “Sana, beni bana bırakma demiştim!” İşte bu cümlenin derinlikleri günümüz ilişkilerinin baş felaketi oluyor. Benliğini kavrayamamış biri kendini başkasında arıyor ve bulamadıkça hırçınlaşıp, saldırganlaşıyor. Tabi ki bunun sonucunda ne evlilik ne aşk ne de sadakat kalıyor. Çünkü bir insan önce kendi ile bağ kurmalı, birine ihanet ettiğini sanan kişi en çok kendini aldatır bunu bilmeli. Kendini bulamamış ya da kendini bulma bilincinin bile ne olduğunu bilemeyen biri hiçbir ilişkisini sağlıklı yaşayamaz.

Buna benzer bir kitap okumuştum. Hemen hemen aynı ruhsal hastalığı işliyordu; Irvın D. Yalom “Aşkın Celladı”. Bu kitapta da anlatıldığı gibi kendi boşluğunun asıl sebebinin keşfine çıkmamış her birey, sevdiği sandığı kişiyi saplantı haline getiriyor ve onu rehin alıyor. Ve sonuç ya kendine zarar veriyor ya da karşısındakini öldürüyor. Adamı öldürürken kendini öldürüyor aslında. Çünkü aradığı kendiydi. Bu yüzden kendini öldürdüğünü farkedemedi bile. Bu tarz ilişkiler ve Gönül Eczanesi çok hazin bir hikayedir. Bu gerçeklikten kopuştur yani bir nevi psikoz durumudur.

‘Bir kadının en büyük hatası bir şaire, bir yazara aşık olmaktır.’

  • Gönül’ün kocası Selim’in tiyatro oyuncusu ve yönetmen olması, hikâyenin önemli bir parçası gibi görünüyor. Selim hep sessiz. Bu karakterin mesleki kimliği ve ilişkisi hikâyeye nasıl bir derinlik katıyor sizce?

Evet Selim ünlü bir yönetmen, kariyer sahibi. Bunun verdiği güven ve çok sevilmiş olduğunun verdiği eminlikle rahat… Kadına değer vermiyor. Egosantrik. Sanatçılar, şairler, yazarlar kadınlar için çok ilgi çekici olabilir ama en zor insan ve en tehlikeli partnerlerdir.  Bence bir kadının en büyük hatası bir şaire, bir yazara aşık olmaktır. Hayatı kayar, hele adam biraz da ünlü ise. Çünkü her şair bir narsistir. Bu adamların beslenmesi için aşka ihtiyacı var. Geçenlerde şöyle bir cümle okudum: ‘Aşk kadınlara hükmedebilmek için, boyun eğdirmek için erkek yazarların uydurduğu bir masaldır.’ Ne kadar acımasız bir cümle öyle değil mi? Ve ben böyle olduğuna inanmak istemiyorum.

  • Kitabın sonunda meydana gelen şaşırtıcı olayı ve Gönül’ün kararını yazarken, okurlara hangi duygusal etkiyi amaçladınız?

Tek bir cümle ile cevaplayacağım bunu; ‘işin şakası yok.’
Hayatı basite almamamız lazım. Bu kadar vurdum duymazlık, kayıtsız kalışın sonuçları ağır olabilir. “İnsan sevdiğini öldürür.” Diyor Oscar Wilde. Ama nasıl öldürür? Hançerle, şarapla, nefretle… Bir şekilde öldürüyor insan sevdiğini. Selim karakteri o kadar şımarmış ki, onu koşulsuzca seven bir kadın var. Ne yaparsa yapsın orada duruyor. Hiç gitmeyecek sanıyor. Bunun adı ilgi şımarıklığı. Adam o kadar rahat ki işte bu rahatlığın bedelini canı ile ödüyor.
Hayat korkunç ve güzel bir yer değil. Dolayısıyla adımlarımızı dikkatli atacağız. Birini hayatımıza alırken her şeyi göze alacağız.

Cezmi Ersöz: 'Her Şair Bir Narsistir'

‘Gönül Eczanesi, gündemi sarsacak ve ses getirecek.’

  • “Gönül Eczanesi” kitabının alışık olduğumuz Cezmi Ersöz kaleminden ayrıştığını görüyoruz. Bu eleştiriye yanıtınız nedir ve kitabın derinliklerini keşfetmek isteyen okurlar için nasıl bir öneride bulunursunuz?

Evet, daha önce yazdığım kitaplardan çok farklı. Ne zamandır böyle bir taslak vardı kafamda ve oluştu. Ve Gönül Eczanesi sahneye uyarlandı. Oyuncuları ve yönetmenleri belirlendi. Çok yakında sahnelerde yerini alacak. Orada da tartışılacak bir konu bu. Bence gündemi sarsacak ve ses getirecek. Beklediğim dönüş aldım ve almaya devam ediyorum. Ben bu kurguya kendi yaşadığım ilişkilerden de çok anlar serpiştirdim. Bu yüzden benim için çok kıymetli.

  • Peki şu an yazdığınız başka bir kitabınız var mı?

Yeni bir romana başladım. Orada da böyle kimlikler ve kişilikler var. Ve şunu fark ettim son dönemde; ben kadınları daha iyi yazıyormuşum. Kadın karakterini daha iyi işliyormuşum. Dört kadını anlatan bir kitap ve kadınları bitiremiyorum. Anlattıkça anlatasım geliyor. Öykü ve denemeden çok roman yazmaya yöneldim ve bu beni inanılmaz tatmin ediyor. Kadını yazmak zor olsa da sürükleyip içine çeken bir durum. Çünkü kadın çok katmanlı, işledikçe derinlerine alıyor insanı. Güzel olan da bu zaten. Ve bu son romanımda ben de varım. Kitabın bitmesi bir yılı bulur diye düşünüyorum.

‘İnsanları oldukları gibi kabullenebilecekseniz sevin.’

  • İnanılmaz keyifli bir röportajdı. Çok teşekkür ederim. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Benim için de çok keyifliydi.
Ben mesaj vermeyi sevmem. Kitaplarım da yeterince  anlattığımı düşünüyorum. Ama şunu söyleyebilirim; ‘İnsanları oldukları gibi kabullenebilecekseniz sevin.’

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

Cezmi Ersöz: 'Her Şair Bir Narsistir'

Sahi İnsan Neydi? – Elif Doruk yazdı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu