KÖŞE YAZILARIMehmet Ulusoy

Neden Asya Çağı? (1) – Mehmet Ulusoy

Aydınlık Kültür Sanat sayfasında, 12-15 Eylül 2016 tarihlerinde, 12 Eylül’den günümüze sanat ve edebiyatımızda yaşanan değişim ve dönüşümü konu alan bir “Soruşturma” yapıldı. 4 gün süren tartışmalı soruşturma, sorunu gündeme getirme ve bir başlangıç açısından son derece önemli ve anlamlıydı. Ancak, sınırlı sayıda yazar ve sanatçının katıldığı, bazı değinmelerle yetinilen ve bir çok bakımdan yüzeysel kalan, doyurucu derinliğe ulaşamayan bir değerlendirmeydi.

Batı merkezli kapitalist uygarlığın çöküşü ve Asya merkezli toplumcu bir uygarlığın yükselişi

“Ne ve nasıl yapacağız?” sorusuna yanıt arayan son bölümde tartışmanın odağını Hüseyin Haydar’ın “Biz Asya Çağı Şairleri” başlıklı Manifesto taslağı/önerisi oluşturuyordu. Anlayabildiğim kadarıyla, diğer tartışmacıların hiç biri günümüzün bu büyük gerçeğini, yani, Asya merkezli bir uygarlık çağına girdiğimiz olgusunu yeterince kavramış, bilince çıkarmış görünmüyor.

Demek ki, Avrupa merkezli kapitalist bir uygarlıktan halkçı, kamucu ve paylaşmacı Asya merkezli bir uygarlığa geçişin sanat ve edebiyat açısından önemi pek anlaşılmamış. Bunun, bugün olmasa da yakın bir gelecekte sanat-edebiyat dahil her alanda gerçekleşmesinin kaçınılmazlığına, getireceği maddi ve manevi enerjiye, açacağı olağanüstü geniş ufuklara pek kafa yorulmamaktadır.

Elbette, ekonomik-siyasi süreçlerle kültürel-sanatsal süreçler birebir, zamandaş değildir. Ama söz konusu olan, bir uygarlığın ve bir çağın sona erişi ve yeni bir uygarlığın ve çağın yükselişi ise, ve bu yüzyılları kucaklayan bir süreçse, topluma ve insana ait her alanı nasıl derinden etkilemez! Özellikle 2008’deki küresel kriz ve dünya ekonomisinin ve siyasetinin merkezinin Çin’e kaydığının dünyaca kesinleşmesiyle birlikte bu büyük kırılma tartışmasız bir olgudur artık. Bu olguyu bütün boyutlarıyla tartışmaktan kaçınan, geçiştiren bir aydın ve sanatçı tavrı kabul edilebilir mi?

Hüseyin Haydar’ın “Asya Çağı Şairleri” tanımlamasında somutlaşan, sanat ve edebiyatın geleceğine Asya merkezli yeni bir çağın damgasını vuracağı öngörüsüne, Ekrem Kahraman’ın “biz burada sanattan, edebiyattan ve kültürden söz ediyoruz; tarihsel, siyasal bir çağdan değil ki. Asya ya da Avrasya sanatından, edebiyatından, kültüründen de söz edilebilir. Bunun dışında bir tutumun zorlama, gereksiz bir tanımlama olduğu” itirazının küçük yaklaşım farklarıyla, diğer tartışmacılarca da paylaşılması, bu saptamamızı ve kaygımızı doğrulamaktadır.

Asya Çağı’nın ayırdedici özelliği coğrafi değil, daha ileri bir uygarlığın kurucu dinamiklerini içermesidir.

Kahraman’ın fikirlerinden, modern çağ Avrupa ile başlar Avrupa ile biter diyen bir anlam çıkmaktadır. Çünkü itiraz konusu olan “Asya Çağı” önerisi, Avrupa merkezli bir çağın bittiğine ve Aydınlanmanın/modernitenin niteliklerini ve ideallerini çok daha ileri düzeylerde sürdüren, yetkinleştiren, Asya merkezli yeni bir çağın başladığına vurgu yapıyor.

“Asya Çağı şairleri” ve sanatçıları, sadece Asyalı şair ve sanatçı anlamına gelmiyor kuşkusuz. Nasıl Avrupa merkezli modern çağın şairi, sanatçısı denince, Avrupalı, Asyalı, Afrikalı, Amerikalı olduğu fark etmeksizin, bu çağın, Aydınlanmacı-modern, ama birey merkezli sanat ve kültürünü temsil edenler anlaşılıyorsa, aynı şekilde, Asya Çağı şairi/sanatçısı da, hangi coğrafyadan olduğu fark etmeksizin, söz konusu çağın aydınlanmacı-modern, ama toplumcu, paylaşmacı niteliklerini temsil ediyor olduğu anlaşılmalıdır.

Asya Çağı’nın kültürü ve sanatı demek, liberal-bireyci-kapitalist Batı uygarlığının antitezini içinde taşıyan, toplumcu/halkçı, paylaşmacı bir uygarlığın kültür ve sanatı demektir. Bütün eşitsizliklere, yabancılaşmaya son vermenin koşullarının oluştuğu, böylece sanatçının yaratıcı potansiyelini en ileri düzeyde geliştirip kullanabileceği bir çağdan söz ediyoruz.

Mehmet Ulusoy

 

 

Mehmet Ulusoy / Ekim 2016

 

 

 

 

 

 

Mehmet Ulusoy kitaplarına kitapdevrimi.com’dan ulaşabilirsiniz:
http://kitapdevrimi.com/urun-kategori/yazar/mehmet-ulusoy/

 

 

 

Kitap devrimi hayatt

Başa dön tuşu